29 Mayıs 2015 Cuma

Bonzai..

BU VE BENZERİ UYUŞTURUCULAR SİZİ
ÖLDÜRÜR.
Ama 1 kere değil…
Önce deliliğin sınırlarında gezdirir, yaşarken sonsuz kez aslında olmayan ama sizin gerçekliğiniz
de var olmaya başlamış görüntülerden ve seslerden dolayı korkudan öldürür.
Bütün duyu organlarından gelen sinyalleri alıp değerlendirme; kas, eklem ve kemiklerin hareketini yönlendirme; iç organların işleyişini düzenleme gibi birçok ana faaliyeti yürüten beyin dünyayı algılayışımızı doğumdan ölüme kadar gerçekleştiren ve gerçekliğimizi belirleyen tek organdır.
SİZ beyninizle oynarsanız, o da sizinle oynar. Gerçeklik algınız değişir ve olmayan şeyler görüp, işitmeye başlarsınız.
Yılanlar, akrepler, sizi kovalayan canavarlarla dönüşü olmayan bir yola girersiniz, hayatınız gün geçtikçe daha korku dolu ve acınası hale gelir.
Gelir gelmesine de kendinize acımak için çok geç kalmışsınızdır, artık kullansanız da kullanmasanız da beyin gerçekliği kaybetmiştir bir kere.
Sizin aklınızca; bu dünyadaki gerçeklikten kaçıp kafa bulmayı umut ettiğiniz tüm bu maddeler sizin kaçmanızı değil “delirium tremens” denilen bir örümcek ağına yakalanmanızı sağlamaktan başka bir işe yaramaz.
Evet, bu dünyadaki gerçeklikten bana ne, zaten çok sıkıcı diyenlerin bu örümcek ağında kıskıvrak yakalanan ve kaçışı olmayanları iyi dinlemelerini şiddetle tavsiye ediyorum…
Eğer hala dünyayı sıkıcı bulanlarınız ve bir korku filminin içinde üzerine çöken duvarlar, yılanlar ve vücudunda gezinen akreplerle yaşamayı isteyenleriniz varsa seçim sizin.
Bu maddelerin örümcek ağına yakala-nanların (isimleri değiştirilmiş olarak) beyanları aşağıdadır:
İsmail 1 “Üzerimde yılanlar ve akrepler dolaşıyor, ne kadar silkelesem, avaz avaz bağırsam da kimse yardıma gelmiyor.”
İsmail 2 “Kan ter içinde, bir labirentteyim arkamdaki karaltı beni kovalıyor, bir karabasan gibi çöküyor ve vücudumdan akan irini görüyorum, her yerim delik deşik.”
İsmail 3 “Sürekli düşüyorum, tutunacak hiçbir yer yok, bu anlatamayacağım kadar sonsuz ve bitmez bir acı.”
İsmail 4 “Burada büyük oynuyorum ama oyundan çıkmak istersem bırakmıyor, beni zorluyorlar. Çırpındıkça batıyorum, burası simsiyah bir bataklığa dönüşüyor, kurtarın.”
     
Bu dünyayı değiştirmek, geliştirmek siz gençlerin avuçlarına bırakılmış bir hazinedir ama bunu ancak gerçeklikte kalıp, mücadele ederek yapabilirsiniz.
Sanal bir âlemde çırpınıp, acı çekerek, yağmurdan kaçarken fırtınaya tutularak değil...
Acısı-tatlısı ile bu dünya yaşayabileceğiniz tek yerdir.
Unutmayın !!!
Dünyanın neresinde olursanız olun ve her ne yaşıyor olursanız olun,  gerçeklerle baş etme ihtimaliniz, delirium ile baş etme ihtimalinizden daima daha yüksektir.
Bunları kullanarak delirmeyi, baş edilemez derece de korkunç yaratıklar ve karabasanlarla uğraşmayı seçmiyorsanız, beyninizin gerçekliği ile oynamayın.
GENÇLER,
GERÇEKLİĞİN AKIL ANAHTARI İLE AÇABİLECEĞİNİZ GELECEK,
Sizin ellerinize bırakılmış bir hazine sandığıdır.
 
SADECE ANAHTARI KULLANIN.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder