KURU DAL ve KARNAVAL
Zamanın birinde yaşlı kadın ve oğlu kasabaya gelen karnavalı
ziyaret için göle yakın araziye doğru yola çıkarlar.
Vardıklarında kadın arazinin gevşek olduğunu görüp, elindeki
kuru dal ile yokladıktan sonra, evlat daha ileri gitmeyelim buranın altı
bataklık der.
Delikanlı, karnavalın büyüsüne kapılmış çoktan yolu
yarılamıştır bile…
Kadın kıyıda bekleyedursun, genç akşama doğru geri döner ve
anne ben âşık oldum der.
Sonra ki günler, karnavaldaki dansçı kıza âşık olan oğlunu
beklemekle geçer durur.
Delikanlı bir gün akşam vakti ihtiyar annesinin yanına gelip, '' Artık burada yaşayacağım, beni bekleme '' der ve ilave eder, ''Senin de gelip bu insanlarla tanışman, hemhal olman ve vaktinin çoğunu benimle geçirmendir doğrusu, böyle icap eder'' der.
Kadın kısık bir sesle ''Altı bataklık yavrum'' dedikten
sonra bir adım geri çekilir.
Gel zaman git zaman yaşlı ana bataklığın bittiği yerde ki kuru
kayaya çadırını kurar ve beklemeye başlar.
Oğlan bir gün gelir ve sitem eder.
''Sen beni bıraktın ana, benim seçtiğim hayata saygı duymalı
ve yanımda kalmalıydın.''
Anası elindeki değneğe dayanarak, ''evlat'' der;
''Ben seni bırakmadım, birinin kuru karada kalması gerekliydi.''
''Sen tabi ki seçtiğin hayatı yaşayabilirsin lakin ikimiz de
karnavalda eğlenirken bataklık tabiatına uygun davranmaya karar verirse, Sana
bu dalı kim uzatacak?''
Esra Erdoğan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder