1 Şubat 2021 Pazartesi

 

İYİ YAŞA

Nelerdi ölüm sebebimiz

Ne kadar yaşamıştık oysa, biraz daha derken pat gidivermiştik…

Tamamlanacak onca iş varken…

Yalan olmuştu hayat, olmuş muydu… bilinmez …belki de sürdüğümüz kadardı an…

Yani 1 gün de yaşasak 100 yılda, yaşadığımız kadar uzundu yaşamak…

Tuhaflıklar, amaçsızlık ve toprak altına götüremeyeceğini bilerek biriktirmek…

Bu hayatta ne yaparsan yap boş olduğunu bildiğin halde 1 diploma daha almak için, 1 tuğla daha koymak için çalışmak

Yaşamak için gerekliydi anma törenleri ve hayatta kalanların biraz daha yaşayabileceklerini bilme andaçlarıydı ölüm ilanları…

İçsel bir şükür gelirdi göz pınarlarından, tersine ağlarlardı dümdüz

Her giden bir kendini bırakırdı oysa bir anı, bir mendil, bir yazı ve bir koku, hatta görüntü bile donakalmış resimlerde…

Ayrı dünyalarda yaşamak en sevdiğinle, acımasız varoluşun bitişi ya da başka bir an ve anlamda devam edişi gibiydi, senden uzak…

Çınarın dallarının köküne dokunamayışı gibi ve bilişi o kök olmasaydı varlığının yeşeremeyeceğini…

Çürümeye başlayan kökler kendi sonunu anımsattığı için ağlar yaprak, çünkü hisseder için için sıranın kendisine geleceğini

Bencildir insanoğlu, diğerinin boşluğuna değil kendi sonuna yanar.

Ölümsüzlüğü arar, sonsuzmuş gibi yaşar ve bu hayali bozan her şeyden kaçar.

Bu yüzden doğumlar sevilir, cenazeler kıyamet…

Daha çok vakti olan bir canlıya bakmak, o büyüyünceye kadar ölmeyecekmiş hissi ve çocuklar yuvadan uçtuğunda birden çöken ebeveynleri açıklamaya yetmez mi… belki…

Ve inkâr edilemez katkı payıJ

Bir canlı hayatını başka bir canlıya bağlamamalıdır oysa lakin bu bir ihtiyaçtır ve süreç işler.

KENDİNİ birine, birilerine bağlamak ister insan; anne, baba, çocuk, eş, arkadaş…

Ve zamanla bağlantı nesnelerimiz yok olmaya başlar; anne, baba vefat eder, çocuklar yuvadan uçar, eşten boşanılabilir, arkadaşlarla ara bozulabilir.

Yaşarken temennimiz bu değildir elbette ama hepsi insan için, yaşarken başımıza gelebilir.

O zaman ne mi olur, işte o zaman sistem dağılır ve kendine yetemeyen insan çöker.

Çünkü binamızın temelinde ki harç kumdur.

Biz büyüyüp, geliştikçe üstüne koyduğumuz biriketler de bize ait değildir, bu durumda zayıf temel zayıf binayı taşır diye düşünebilirsiniz lakin ilk defa içine kendimizi koymak istediğimiz zaman çökmesi kaçınılmazdır.

Kafanız karışmasın, hayatta kendiniz için bir şey yapmadığınız ve sadece size biçilen rollerin kuklası olduğunuz zaman olacak olan budur.

Roller değişip, tek başımıza kaldığımızda, daha doğrusu aslında hep öyle olduğumuzu anladığımızda, kendimize yapmadığımız yatırımla ve başkalarına yaptığımız yatırımın hayatımızdan çıkışı ile kocaman bir delikle yüzleşiriz, öyle ki yama tutmaz.

Sen kimsin?

Her şey ve herkes yaşamından çıktığında bile sıfırdan başlayabilir, başkalaşma ve uyum sağlama becerini kendin için de kullanabilir misin?

Bu sorulara verdiğin cevap EVET ise

Sen bir savaşçısın ve kaç savaştan galip ya da mağlup çıktığının bir anlamı yok, o çınarın tamamı sensin.

Esra Erdoğan

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder