14 Eylül 2018 Cuma

PAYLAŞILMIŞ PSİKOZ

PAYLAŞILMIŞ PSİKOZ (Döngüyü Kır) Nasıl bir döngü içinde yaşıyorsak artık; şikâyet ettiğimiz hiçbir şeyden kurtulamadan ve her gün başka bir yaşam sürmeyi dileyerek… Neden? Çünkü var olanı koruyarak, risk almadan, yeniye açılmak, yenilenmek ve başkalaşmak mümkün değildir. Bir yeniyi mümkün kılmak için bir eskiyi yırtmak, yıkmak, yakmak, gömmek, kısaca ortadan kaldırmak gerekir. Radikal bir çözüm ise uzun ve sinsi bir sürecin sonucudur aslında ve üzerinde çalışılması gerekir… Uzun Uzun, yavaşça, sindirilerek, anlaşılarak ve anlamlandırılarak… Hiçbir şey pat diye değişmez, değişim de diğer her şey gibi bilinçdışı kurgulanarak gelir ve bilincimiz ona eşlik ederek realite de ki uyumu sağlar. Biz birçok şeyi bilmeden biliyoruz. Öncelikle karar alan bilinçli yanımız değil, duygularımız aklımızı kolaylıkla kandırabilir. Öğrenmeler, aklımızın yanıtları gibi görünse de işin büyük bölümü öyle değildir. Öğrenirken daima duygusal kodlamalar da yaparak öğreniriz ve bunları hayata geçirirken de daima o ilk linklere gideriz. Peki, ilk linkler yanlışsa ne olur? Devamında ki tüm linkler yanlış kurulur. ÖRNEKLEM: Düşünün ki; aileniz size dünyanın güvenli bir yer olmadığını ancak aile içinde kalırsanız ve dışarı ile ilişki kurmaz iseniz güvende olabileceğinizi öğretiyor. Başlangıçtan beri veri bu  Bu olgudan yola çıkarak baktığınızda anne-baba doğru bir mühürleme yapmamalarına rağmen mühürlenen şey şudur; aileden başka güvenilecek kimse ve gidilecek yer yok. İhtiyaçlar aile (ev) içinde karşılandığında güvendeyiz. Sosyal ilişkiler zararlı ve tehdit edicidir. Mühür ne kadar kuvvetli ise patoloji o kadar güçlü olacak demektir. Bütün ilişkilerin aile içinde kaldığını hayal edin şimdi… Diğer insanlarla kurmamız gereken her ilişkinin içeri de kurulması, nasıl bir sonuç doğurur? Saygınlık, kendini gerçekleştirme, bireyleşme, ayrışma, eşleşme, üreme, neslin devamı gibi ileri ihtiyaçlar karşılanmaksızın sadece barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlar giderilebilir. Lakin insan doğası, bununla yetinmeyerek sapkınlaşmaya başlayacak ve devamlılığı için kurgusal doğrular ile birlikte sapkın eylemler üretecektir. Bu sapkın doğrular kendi aralarında paylaşılıp, yaşamın devamı için gerçek kabul edilecek ve dış dünyanın kötülüğü paylaşılarak onaylanacaktır. Dolayısı ile son kalan bilinç kırıntısı ile dış dünyadan gelebilecek olan her türlü eleştiri, yargılama ve hesap sorma işlemi de diğerlerini kötüye atarak, güçlü psikotik bir savunma sistemi ile geri püskürtülmüş olacaktır. Örneklemde ki aile yapısı için; Güvenilir alan diye bilinen yerden çıkmamak ve psikotik dünyalarını korumak için süreç; dış dünya ile kurulan (en iyi ihtimal ile) yüze el ilişkiler ve bir süre sonra içeri de olan biteni yarı bilinçli saklama çabasından kaynaklanacak olan daha da içe çekilme ve kapanma süreci olacaktır. Başlangıçta, anne-baba da ya da sadece birinde aktif olan psikotik çekirdek, devamında aynı çatı altında ki aile bireylerinin gerçeklikten kopuş içinde kendi gerçekliklerini yaratması, güvende ve rahat hissetme çabası ile son bulur. Yani kendi sahte gerçekliklerinde yarattıkları sahte bir güvenlik algısı da oluşmuştur. Çünkü genellikle bu tip durumlarda psikoz tablosu semptom olarak paranoyayı da içinde barındırır. Bazen ailenin bazı bireylerinde işler farklı gidebilir; okumak için erken yaşta ayrılmak gibi… Ego dış dünyanın desteği ile güçlenebilir ve dış gerçeklik ile bağ kurulabilir. Kalıtımsal yatkınlık kadar tedavi de zekâ ve eğitim de büyük önem taşır. Güçlü ego kazanır ama zayıf ego her zaman biat eder. Kalıtımsal olarak da destekleniyorsa sosyal öğrenme ile de beslenerek kuşaklar boyu devam eden doğru bilinen, kişinin sosyal uyumunu ve yaşam kalitesini bozan yanlışlar ortaya çıkar. Aile önemlidir ve sağlıklı aile yapısı her şeyi değiştirebilir. Paylaşım çok önemlidir ama paylaşılmış psikoz, paylaşılmış paranoya tedavi edilmelidir. Yoksa ne mi olur; biri çıkıp zinciri kırana kadar kuşaklar boyu devam eden ve gittikçe bozulan, sürünün inandığı doğrudur uyumu ile realiteden kopan, iç dünyasına gittikçe daha çok kapanan ve yeni kuşaklara zarar veren psikotik, paranoid nesiller yetişir. Uzm. Psk. Esra Erdoğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder