9 Temmuz 2018 Pazartesi

İNSANI ANLAMAK

Henüz üniversite yıllarımda bir hocam ile haftada bir gün bir araya gelir, o zaman genç bir kız olan benim sorunlarımı, şiirlerimi, yazılarımı ve bazen de hastane bünyesinde bulunan şizofren resimlerini tartışırdık. Ben ona pipo içen küçük şeytan derdim; ağzından hiç düşürmediği bir piposu ve tam yerinde isabetli nokta atışları vardı hocamın, konuşurken gözlerinin içi hep gülermiş gibi gelirdi bana Memleket meselelerinden, yurtdışında açtığı resim sergilerinden bahseder ve her şeyi birbirine bağlayan, o zamanlar benim tam da anlayamadığım bir üslupla konuşurdu. Ha unutmadan o da bana naif filozof-yazar derdi. Pek içerler ama mümkün olduğunca belli etmediğimi düşünürdüm bunu ona; şimdi ki fikrimi sorarsanız buz gibi ortada idi bozulduğum. Anlayamıyordum onu… 80 yaş civarında âlim bir adam 20li yaşlarda bir genç kızı hele ki psikiyatr ise anlar ama henüz bir psikoloji öğrencisi olan o kız anlaşıldığını anlayamaz. Her neyse tüm bunları niye anlattım ki diye soracaksınız, bize ne senin gençlik yıllarından diyenler olabilir. Bu hikâye fazla uzamasın o zaman başka bir yazı da belki… Rahmet ile andığım değerli hocam Prof. Dr. Süleyman Velioğlu, bir gün bana şöyle demişti; Hayat bir satranç gibidir naif filozof, sen sadece insanların senin gibi düşündüğünü ve senin gibi çözümler üreteceğini, ancak senin kadar iyi ya da senin kadar kötü olabileceklerini düşünürsen kendi hayal âleminde yaşar ama realitede üzülürsün. İnsanlarla ilişkiler üzerine mini bir konuşmadan sonra bana satranç gibi düşün dedi Anladım dedim; Onun hamlesini gör diyorsunuz. Güldü ve piposundan bir nefes daha aldı. Aradan uzun yıllar geçti; Pipo içen değerli insan vefat etti ve ben hala naif bir yazarım… Bugün onun ne demek istediğini bin(1000) kere daha anlıyorum. Hepimiz her zaman şaşırabiliriz NEDEN mi? İyi insanlar ne kadar zeki olurlarsa olsunlar, farklı bir tedrisattan geçmemişler ise kötü ve acımasızların kafa yapısı ile düşünemez ve olabilecekleri kestiremezler. Neden derseniz; Onların dünyalarında bu daha önce hiç vuku bulmamış, hiç içinde bulunmadıkları ve sorunları çözmek için asla kullanmayacakları bir yöntemdir. Kişi kendinden bilir ya işi; işte orada yanılır çünkü daima resmin bütününe bakmak lazımdır. Satranç gibi karşı tarafın en acımasız hamlesini de görebilmek gerekir, diyeceğim ama orada bile sonsuza yakın olasılık olmasına rağmen oyun kurallara bağlanmıştır. Oysa bazı oyunlar büyük ve kuralsız oynanır; ucunda büyük çıkarlar olan oyunlar… ve iyi insanlar, temiz yürekler kendilerinin asla yapmayacakları şeyi başkalarının da asla yapmayacağına inanır. Oysa bazı oyunlar öyle oynanmaz: Acımasız, kıyıcı, yıkıcıdır. Hatta çoğunluğun hakları için azınlık harcanabilir gibi bir savaş çarpıtmasını bile demokrasi adı altında ters yüz edebilecek kadar. Piyonları suçlamayın; belki bir amacı da budur oyunun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder