SAHİCİ KERTERİZ NOKTANI BİLİYOR MUSUN?
Denizciler iki türlü kerteriz alabiliyorlarmış
Bunlardan biri bilinen klasik yöntem pusula kullanımı bu
durumda kuzey kerteriz noktası
Pusula yoksa deniz feneri, belli işaretler vs. kerteriz
noktası olarak belirlenebiliyor.
Bu yatay kerteriz.
Bir de suyun derin ya da sığ olduğunu ölçmek için dikey
kerteriz var.
E ne de olsa karaya oturma ihtimali deniz de kaybolma
ihtimali kadar zorlayıcıdır.
O da daha önce ki ölçümlerle sığ ya da derin bölgeler
haritada işaretlenmiş ya da birkaç gemi karaya oturduktan sonra tecrübe ile
sabitlenip, tecrübe ile işaretlenmiş olabilir.
Bütün bunları neden mi anlatıyorum. Denizciliğe merak falan
sarmış değilim…
Ben hala insanı çözmeye çabalıyorum naçizaneJ
Bana hep insanın da hayatta kerteriz noktaları olmalıymış
gibi gelir. Şimdi denizi hayat ve gemiyi de birey olarak düşünelim.
Hayatta durduğu yeri tanımlamak ister insan yani bir tanım
arayışı içindedir. Bu tanımlamayı yapabilmek için de diğer insanlara ihtiyaç
duyar.
Çocuk için kerterizin bir çizgisi anne, diğer çizgisi
babadır ama ilk çizgi annedir ( bakım veren ), sonra babayı da ona göre
konumlandırır ve yerini belirler.
Bu yer zaman için de değişse de çocuk ilk aldığı kerteriz de
kalır. Güvenli bir liman aradığında hep o ilk yere geri döner.
Bunu şöyle izah etmek istiyorum; Liman aslında güvenli ya da
güvensiz olabilir lakin bildiği cehennem bilmediği cennetten iyidir.
İlk alınan kerteriz mühürlenmiş ve biliş-duygu hatta
davranış haritasına işlenmiştir bir kere
Bu insan için artık sürekli aynı limana döneceği ve güvenli
sulardan ayrılmakta büyük zorluk yaşayacağı anlamına gelir.
Eğer gemimizin işlevselliği, yaşam kalitesi ve mutluluğu
baki ise çok da sorun yok gibidir.
Burada ki temel mekanizma kişinin durduğu yerde durması ona
gerçekten yetmekte midir? Yoksa bu gerçek potansiyeli performansa
dönüştüremediği süreğen bir atıllık mı yaşatmaktadır?
Açık deniz tecrübesi olan gemiciler bilir; her zaman her
yerde başka kerterizler alınır ve alınmak zorundadır yoksa gemi ya limandan hiç
ayrılamaz ya da kayıp olur. Haritada belirtilmiş kerteriz noktalarından da
gidebilirsiniz tabi hiç sapmadan… Ama o zaman yeni yerler keşfetme ihtimaliniz
sıfırdır.
İnsanoğlunda ki bu tutunma isteği kaybolma, savrulma, yönünü
bulamama korkusu bizi hep o ilk mühre geri döndürür.
Dedim ya mühür sağlıklı ise sorun yok lakin değilse o
limandan ayrıldığımızı, hatta kaçar ayak denize açıldığımızı bile düşünsek; hep
aynı biçim de kerteriz alır, kendimizi hep anne babamızın o ilk bakışları ile
konumlandırır, öyle duyumsar ve aynı rotaları, benzer limanları dolanır
dururuz.
Bunu fark etmek oldukça güçtür bazen; ben onlara hiç
benzemiyorum, tamamen tersini yapıyorum dediğin yerde aslında kendini
ebeveynlerine benzer düşünüp, davranırken yakalamadın mı hiç*
Yakalanmışsındır kendine… Çünkü tersini de yapsan kerteriz
noktan orası J
Bu bir farkındalık yaratır evet lakin mührü kırman ve
yeniden kerteriz almayı öğrenmen yıllarını alır.
Sen yine de bir yerden başla, SAHİCİ OLMAYI ÖĞREN.
Ha dikey kerterize gelince, onu gemi kendi alır; gövden
olması gerekenden fazla suya batmışsa, su seni taşıyamayacak kadar sığdır, seni
yükselten derin sulardır…
Anlayacağın; derinden korkma, karaya oturmana sebep olan
sığlıktır.
Uzm. Klinik Psikolog Esra Erdoğan
www.esra-erdogan.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder