Evet yanlış duymadınız bakın beyin dalgaları biz gün içinde çeşitli
aktiviteleri yaparken nasıl seyir ediyor.
BETA: 14-30 cps – zihin fiziksel bir aktivite ile meşgulse ya da
tetikte ise
ALFA: 7-13 cps – hayal kurduğunuzda ya da düşüncelere daldığınızda
TETA: 3.5-7 cps – uyuya kaldığınız an
DELTA: 0.5-3.5 cps – en derin uykuya daldığınız an
BETA DALGALARI:
Beta, fazlasıyla meşgul olduğumuz hallerde devreye girer. Hızlı, seri ve inişli çıkışlı dalgalardır. Heyecanımız arttığında veya dış faktörlerce fazlaca uyarıldığımızda beta dalgaları yayınlamaya başlarız. Konuşan biri, ders veren bir öğretmen beta dalgaları yayar. Konuşma sırasında tartışma çıkarsa, ortalık gerginleşirse beta dalgalarının frekansı artar.
Beta, fazlasıyla meşgul olduğumuz hallerde devreye girer. Hızlı, seri ve inişli çıkışlı dalgalardır. Heyecanımız arttığında veya dış faktörlerce fazlaca uyarıldığımızda beta dalgaları yayınlamaya başlarız. Konuşan biri, ders veren bir öğretmen beta dalgaları yayar. Konuşma sırasında tartışma çıkarsa, ortalık gerginleşirse beta dalgalarının frekansı artar.
ALFA DALGALARI:
Alfa dalgaları ise; rahatlayınca, heyecan yatıştığında devreye girer. Alfa dalgalarının beta dalgalarına kıyasla genliği daha yüksek, frekansı daha düşük. Beta dalgaları saniyede 15 ila 40 Hz yaparken, alfa dalgaları saniyede 9 ila 14 Hz arasında devir yapıyor. Elinizdeki iş bitince, bir toplantıdan dışarıya çıkıp hava aldığınızda alfa dalgaları gene faaliyete geçiyor.
Alfa dalgaları ise; rahatlayınca, heyecan yatıştığında devreye girer. Alfa dalgalarının beta dalgalarına kıyasla genliği daha yüksek, frekansı daha düşük. Beta dalgaları saniyede 15 ila 40 Hz yaparken, alfa dalgaları saniyede 9 ila 14 Hz arasında devir yapıyor. Elinizdeki iş bitince, bir toplantıdan dışarıya çıkıp hava aldığınızda alfa dalgaları gene faaliyete geçiyor.
TETA DALGALARI:
Teta, zihnimizin bilinçsiz olduğu hallerde ortaya çıkmakta. Frekansı çok düşüktür, saniyede 5 ila 8 Hz arası .
Teta dalgaları bastırılmış duygular ortaya çıktığında aktifleşiyor. Yaratıcılık için ihtiyaç duyulan beyinsel bağlantılar da teta dalgaları sayesinde kuruluyor.
Uzun bir yolda ilerlerken, yürüyüşe çıkıp bedeninizi dinlendirmek istediğinizde, gene ilginç ve yaratıcı fikirlerin dalgası teta işbaşındadır.
Teta, zihnimizin bilinçsiz olduğu hallerde ortaya çıkmakta. Frekansı çok düşüktür, saniyede 5 ila 8 Hz arası .
Teta dalgaları bastırılmış duygular ortaya çıktığında aktifleşiyor. Yaratıcılık için ihtiyaç duyulan beyinsel bağlantılar da teta dalgaları sayesinde kuruluyor.
Uzun bir yolda ilerlerken, yürüyüşe çıkıp bedeninizi dinlendirmek istediğinizde, gene ilginç ve yaratıcı fikirlerin dalgası teta işbaşındadır.
DELTA DALGALARI:
Delta, frekansı en düşük olan dalgadır tespit edilenler arasında. Saniyede 1.5 ila 4 Hz arasında gidip gelir. Son derece de düzensiz yayılır. Bilinçsiz zihnin en derinlerinde, uykunun en derin saatlerinde bu dalgaları yayar beynimiz.
Yatakta kitap okurken de yayılan dalgalar gene betaya dönüverir. Uykumuz gelince önce düşük frekanslı beta, kitabı okumayı bırakıp yanı başınıza koyunca alfa, uykuya geçmeye başlayınca teta, uyku derinleşince de deta devreye giriyor.
Delta, frekansı en düşük olan dalgadır tespit edilenler arasında. Saniyede 1.5 ila 4 Hz arasında gidip gelir. Son derece de düzensiz yayılır. Bilinçsiz zihnin en derinlerinde, uykunun en derin saatlerinde bu dalgaları yayar beynimiz.
Yatakta kitap okurken de yayılan dalgalar gene betaya dönüverir. Uykumuz gelince önce düşük frekanslı beta, kitabı okumayı bırakıp yanı başınıza koyunca alfa, uykuya geçmeye başlayınca teta, uyku derinleşince de deta devreye giriyor.
Araştırmalar teta ve
delta dalgalarının özellikle yaratıcılıkla ilgili olduğunu, bu dalgaların
beynimizin içine doğru odaklanmamıza yardım ettiğini ve yaratıcı düşünceyi ortaya
çıkardığını ileri sürüyorlar. Bu dalgaların en aktif olduğu dönem uykudan
uyanma dönemidir. Bu nedenle uykudan uyanma süreci yaratıcılık açısından en
yararlı dönemdir.
Şimdi bütün bunları niye anlattınız diye bilirsiniz...
Bu yazıyı kaleme almam, bir danışanımdan gelen ve bu konuyu biraz
açmamı isteyen bir soru üzerine cevap niteliğin de olmuştur.
Danışanımın sorusu şöyleydi...
Son zamanlar da beyin dalgaları, metafizik, düşünürsem olur gibi
kişisel gelişim kitaplarından ve internetten araştırdığıma göre bu durumda
düşündüğümüz oluyor diye bize anlatıldığına göre obsesif düşünceleri olan ve
paranoid eğilimde ki kişiler her düşündüklerinin olduğunu düşünürlerse, tesadüf
eseri olmuşsa bile bu kişiler olanları
kişisel gelişim kuramlarıyla birleştirip, nasıl etkilenirler?
Bu soruya pek çok
açıdan cevap verilebilirse de ben kendi hakim olduğum alandan ayrılmadan cevap
vermek istiyorum.
Ehil bir kalemden
çıkmış kişisel gelişim kitaplarına karşı değilim ya da bizim bedenlenmiş
enerjiler olduğumuz gibi söylemlere ''hayır''ım olmamasına rağmen şunu
söylemeden de geçemeyeceğim.
Bu tarz yayınlar,
gerek internette, gerekse görsel ve basılı alan da olsun yanlış anlaşılmaya çok
müsait bir dille ve insanların umut bulabilmek için kolayca inanabilecekleri de
çok iyi hesaba katılarak piyasaya sürülmüş ürünler olabiliyor.
Ürün diyorum çünkü;
gerçek bir edebi eser olmadıkları aşikardır.
Peki bu kadar aşikar
olduğu halde neden değerli romanlardan, şiirden ve bilimsel yayınlardan daha
çok satar biliyor musunuz?
Çünkü reklam formatı
ile hazırlanmış, çok açık gibi görünen fakat bilgi ve bilinç düzeyi o seviye de
olmayan insanlar da kafa karıştırıcı bir etki yaratan formda hazırlanmıştır.
Form derken; çoğumuz
kitabı kapağına bakar alırız yani kitabın reklamının yapıldığı bölüm.
Bu yanlış bir şey
değil, her yazar kitabının satılmasını istediği gibi her ürün sunucu da ürünün
paraya dönmesini ister ve çarpıcı bir kapak hazırlar elbet.
Sorun kapağın çarpıcı
olduğu kadar içinin çarpıtılmış olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bilgi
sunulurken değilse bile alınırken çarpıtılmaya meyillidir.
Bu formatta bilginin
insan psikolojisi ile koşut bakıldığında, kafası zaten karışık bir kişinin yazılanlara
inanmak ihtiyacından kaynaklı olarak kolayca kabul edip, inandığı görülmektedir.
Taktir ile onaylanan
ve sen de bizdensin aidiyetini veren, kişiye aynı nedenle tedaviye gitmesinin
gereksiz olduğunu ve kendisinin bu tarz düşünce gücü ile her şeyi yapabilecek
ulvi bir insan olduğu hissiyatını verir. Bu tam sağlıklı insan için geçerli
olmamakla birlikte, depresif, kaygılı, sınırda yaşayan insanlar için
kaçınılmazdır.
Mesela, Şizotipal
Kişilik Bozukluklarında kişiler gerçek üstü olaylara ilgi duymaya
eğilimlidirler. Şimdi bu denli kafası
karışmış birinin bu tarz bilgiye dayanarak, ben buradan düşündüm, orada yağmur
yağdı savının desteklemesi olasıdır.
Bu tarz yayımların
dikkatle okunması ve aşamalı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buradan şunu anlamamak
gerek;
Düşünce yolu ile çok
para kazanabilir ya da sevdiğim kişiyi kendime aşık edebilirim diye
düşünüyorsanız,
Yok böyle bir şey...
Onun bir düşüncesi var, senin de öyle... Bu
açıdan baktığımız da tam bir büyüsel düşünce örneği gibi ben onu bu kadar derin
düşünüyorsam o da bundan etkilenip, bana aşık olacak canım bu kaçınılmaz diye
düşünmeye başlarsanız, kendi kendinize yansımaktan kendinizi alamazsınız.
Anlayacağınız kısır bir döngü de onun tüm
hareketlerini aşk olgusu içinde değerlendirmeye ve zehirlenmiş bir göz ile kendi
yansımanızın size olan aşkı ile yaşamaya başlarsınız.
Kara sevda dedikleri de
böyle bir şeydir aslında... Durum vahametini korurken siz büyülü düşünceleriniz
ve onu büyülediğinizi düşündüğünüz aşkınızla yani aslında kendi akis iniz ile
yaşamaya devam edersiniz.
Bu örnekler elbette ki
çoğaltılabilir...
Telepatiyi, diğerini
kontrol edebilirim diye kullanmaya kalkarsan kendi akıl sağlığını kontrol
edemez hale gelebilirsin.
Düşünsenize herkesi ve
her şeyi kontrol edebileceğimiz bir
beyne sahip olduğumuzu...
Bu sadece bize
verilmiş değil kademe kademe de olsa hepimize verilmiş bir aynılık olacaktır.
Henüz dünya o boyutta
değil arkadaşlar o nedenle kafanızı karıştırmayın.
Size hayal etmeyin
demiyorum, tabi ki sağ beyninizi çalıştırın ve yukarıda da belirttiğim dalga
boyuna erişmek ve dinginleşmek için hayal kurun ama şunu da bilin ki en az bir
alan da gerçekliği kaybetmek ve hayal ile gerçeği karıştırıyor olmaya başlamak
psikoza girmeniz demektir.
Tam da bu nedenle
yapmamız gerekeni formüle etmek gerekirliğini hissediyorum;
1) YETENEĞİN OLAN HEDEFİ BELİRLE,
2) BASAMAK BASAMAK BİR ŞABLON ÇİZ,
3) BASAMAKLARI ÇIKMAYA BAŞLA.
İşte şimdi her gece
yattığın da hedefe bir basamak daha yaklaştığını hayal etmen de fayda var.
Sağ ve sol beyin
birlikte çalıştığında mucizeler yaratabilir.
Sağ beyin hayal eder,
sol beyin işlevselleştirmezse fanteziden ibaret bir hayat yaşarsınız , benden
size söylemesi.
www.esra-erdogan.com

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder